en | tr
Uçaklar Yıldırımdan Nasıl Korunur
Yeryüzüne dakikada yaklaşık 6.000 yıldırım düşmekte.

Modern toplumumuzda havada giden çok sayıda uçak bulunmaktadır. Her ticari uçağa yılda ortalama birden çok yıldırım çarptığı tahmin edilmektedir.

 

Bu ortalama ticari uçaklarda olacağı gibi, özel jetler gibi küçük uçaklar da görünür ancak bu uçaklar daha küçük oldukları ve kötü hava şartlarında daha az uçtukları için yıldırımdan etkilenme olasılıkları daha düşüktür. Bu nedenle, herhangi birisinin uçağa yıldırım çarptığında ne olacağı konusunda endişelenmesi normaldir.

 

Neyse ki, bu durum uçak imalatçılarının ne yapması gerektiğini bildikleri bir hal olup uçaklar bu tür olayların üstesinden gelebilecek şekilde yapılmaktadır. Bir uçağın yıldırım tarafından düştüğü en son 1967 yılında görülmüştür. O zamandan beri hava trafiği büyük ölçüde büyümüş ve yıldırım yüzünden hiçbir uçak düşmemiştir.

 

 

Bir uçağa yıldırım çarptığında, yıldırımın bir giriş noktası (yıldırımın uçağı vurduğu yer) bir de çıkış noktası (yıldırımın uçaktan çıkarak yere doğru gittiği yer) olur.

 

Çoğu uçak,  yıldırım çarptığında, yıldırımın uçağın kaplaması üzerinde gezinip asla içeri girmemesini sağlayan iletken bir malzeme özelliğine sahip alüminyumdan (uçakların üretimi için çok hafif bir metal olma özelliği taşıyan) yapılmıştır. Yani, bir uçağa yıldırım çarparsa asla yolcuların ve mürettebatın bulunduğu kabin içine giremez.

 

Mühendisler tarafından metal kaplama yüzeyinde boşluk olup olmadığından emin olunur ki böylece yıldırım çarptığında sadece kaplama üzerinde dolaşarak uçağı terk edebilsin. Bir uçağın en hassas parçalarından biri elektrikli yapılardır ve aşırı elektrik yüklerinin üstesinden gelemezler.

 

Bu yüzden kaplanmış veya topraklanmış olmaları gerekir (Uçakta bu durum,  iletkenin kaplamaya bağlı olması demektir). Metalik olmayan elektrikli parçalar ise yıldırımı düzgün bir şekilde iletebilmesi için içlerinde metalik / iletken parçalara sahiptirler.

 

Uçağın her yerine yıldırım çarpabileceği gibi genellikle uçağın arka bölümlerinden veya kanat uçları gibi keskin kenarları tarafından dışarı çıkar. Bu nedenle, statik deşarj fitilleri adı verilen özel parçalar uçağın uç kısımlarına yerleştirilir, örneğin: kanatların arka kenarı, kanat uçları, gövdenin arka tarafı veya kuyruk dümeninin üzeri gibi. Bu parçalar uçağı sadece yıldırımdan korumakla görevli değildir.

 

Havada giden bir uçak atmosferden elektron alarak kendisini yüklemiş olur. Bunun nedeni, uçağın etrafından geçen hava ile sürtünmesinden kaynaklanmaktadır. Uçağın kendi kendini elektron yüklemesine karşın bu fitiller devreye girerek aşırı elektronu dağıtır. Yıldırım çarptığında da yıldırımın onların vasıtasıyla geçip gitmesine izin verirler.

 

 

B737’nin kanat ucu kenarlarına yerleştirilmiş bazı statik deşarj fitilleri.

 

Tüm bu önlemler yetkililer tarafından alınır ve düzenlenir. Örneğin ABD'de FAA (Federal Havacılık Kurulu), uçaklara yıldırım çarpmasıyla ilgili katı kurallara sahiptir. Bu konuda en katı kurallar en çok yıldırım çarpma hadisesi yaşanabilecek ticari uçaklar için geçerlidir. Bu kurallara rağmen, daha küçük uçaklarda yıldırımdan kaynaklı ve ölümcül olmayan pervane, kanat ve seyir ışıklarının hasar gördüğü bazı vakalar gerçekleşmiştir.

 

Metalik kaplama yıldırımı iletmede mükemmel olsa da, uçağın bazı kısımları alüminyumla kaplı değildir. Bunun en iyi örneği radomdur. Burası, uçağın burnu olup uçak radarını barındırır.

 

Çalışma şekilleri nedeniyle, radarlarda metalik kaplama kullanılmaz, bu yüzden radomlar çoğunlukla iletken olmayan kompozit malzemelerden üretilir ve bunlara da yıldırım çarpabilir. Bunu önlemek için radom üzerine şimşek saptırma uçları konur ve yıldırımı uçağın iletken kaplamasına geri iletirler. Bu saptırma uçları bir binanın üstündeki çubuklarla kıyaslanabilir.

 

 

Kompozit malzemelerden yapılmış iki radom, sağda bulunan yeni radomda şimşek saptırma uçlarını net bir şekilde görebiliriz.

 

Günümüzde, modern ticari uçakların çoğu, hafif olmalarından dolayı daha çok kompozit malzeme kullanılarak üretilmektedir. Bu malzemeleri kullanmak genel anlamda daha verimli uçaklar yapmak için harika bir yöntem olsa da daha önce çözülmüş olan bir sorunu tekrar ederler. Metalik kaplı uçaklar için en azından yıldırımı iletmede başka herhangi bir yapı eklemeye gerek olmuyordu.

 

Uçak gövdelerinde kullanılan kompozit malzeme alüminyumdan binlerce kat daha az iletken olduğu için, yeni uçaklara yıldırım çarpmasını önlemek amacıyla bir çözüm bulunması gerekiyordu. Bunun üzerine mühendisler kompozit kaplamanın yüzeyine çok ince bir metal ızgara yerleştirme fikrini ortaya attılar.

 

Böylece yıldırım, alüminyum gövde de olduğu gibi tüm uçakta düzgün bir şekilde iletilebilecekti.  FAA ve diğer kuruluşların gerektirdiği kurallar ve sertifikalar nedeniyle, uçağa yıldırım çarpması durumunda hiçbir şey olmayacağından emin olmak için ölçekli modellerde çok sayıda testler yapılmaktadır. Bu testler aynı zamanda hassas ekipmanların nasıl daha iyi korunacağını bilmemizi de sağlamaktadır.

 

İlk başlarda düşünemeyeceğimiz bir başka konu da en küçük bir kıvılcımla bile aleve dönüşebilecek yakıttır. Dolayısıyla yakıt tankları da yıldırımdan korunmalıdır. Yakıt tankları iletken kaplamanın dışında kalsa bile, yıldırımlar uçağın tamamını ısıtacak kadar çok yüklüdürler ve herhangi bir parçanın çok ısınması alevlere dönüşebilir, eğer bu durum yakıt tanklarında olursa, felaket demektir.

 

Aslında bu durum en son 1967 yılındaki uçağın yıldırımdan düştüğü zaman görülmüştür. Günümüzde, yakıt tankları yeterince kalın olup yanma durumlarına dayanabilecek malzemeden yapılmaktadır. Ayrıca herhangi bir kıvılcım durumunda yanma riskini sınırlamak amacıyla daha az buhar çıkaran yakıt kullanılmaktadır.

 

Yıldırım, kanatlarda veya radomda hafif delikler gibi küçük çaplı hasarlara yol açabilecek olsa da, tüm bu yöntemler bir uçağı yıldırım çarpmasına karşı güvenli yapmaktadır. Yani hasar gören parçaların onarımı gerekse de uçuş güvenliğini tehlikeye atmazlar. Bir fırtına durumunda ise uçağı tehlikeli şekilde sallayabilen büyük türbülanslar veya rüzgârlar gibi başka sorunlar ortaya çıkar. Dolayısıyla bir fırtınadan geçmek hala uçuş koşulları için ideal değil iken en azından yıldırım sorun teşkil etmemektedir.

 

 

×

Bilgi